Kayip Balık Nemo Bulundu

By | 19 August 2015

Ben şimdi, Woodhouse Reef’ de Kırmızı Anemonun içinde saklanan kayıp balık Nemo ile nasıl tanıştığımı anlatacağım. Yok, hayır renkleri ayırt edebiliyorum ve sizleri kandırmıyorum. Dalış noktasında yanlış yazmadım. Bu Anemon evet sarı ve bende kırmızı olduğunu iddia etmiyorum. Görmüş olduğunuz bu ilk Nemo Balığı ile Blue Holde’ de Sarı Anemonun içinde karşılaştım. Günlüğe konu olan Kırmızı Anemon ve içindeki kayıp balık  Nemo ile Woodhouse Reef içinde karşılaştım ve yazının hemen sonuna saklanmış sizler ile tanışmayı bekliyor.

Aynı beni beklediği gibi…

Şarm El-Şeyh kuzey safari bütün renkleri ile devam etmekte. Safarinin dördündü günündeyiz. Hafızam beni aldatmıyorsa ikinci dalış olması lazım bu sarı anemon içinde bulunan kayıp balık Nemo ile tanıştık. Zamanı çok durduramadım. Elimde sadece bu an var ve sizlere paylaşıyorum. İsterdim ki farklı açılardan farklı güzellikte zamanı durdurabileyim. Ama olmadı…

Nedeni mi, Tarek… Safari boyunca bizim grubun Rehberi, yaramaz çocuğu…

Şimdi sormak istiyorum, Rehber kimdir? Lider kimdir? Bir dalış lidersiz olabilir mi? Bir dalış turu veya turun içinde bulunan sayısız dalışlardan sadece bir tanesi rehbersiz gerçekleşebilir mi? Dalışı bir kenara bırakalım, bilmediğiniz bir memlekettesiniz. Bugünün teknolojisinde rehbere ne kadar ihtiyacımız var? Hele ki dalış sayısı yeterli, sahip olduğu uzmanlıkları, bilgi, birikimi ve sonucunda ulaşmış olduğunuz sertifikaları tamamlamış bir balık adam için lider gereklimi?

Tarek olmasaydı eğer ben bu sarı Anemon içinde bulunan kayıp balık Nemo’yu belki bulabilecek Maskemi şirin bir şekilde dövmesine rağmen zamanı defalarca durdurabilecektim. Ama belki de y bu günlüğe neden olan kırmızı anemon içinde saklanmış Nemo ile tanışamayacaktım.

Siz buraya kadar Tarek hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama Tarek benim tanışmış olduğum en iyi rehberlerden bir tanesi oldu…

Yukarıda görmüş olduğunuz Kızıl Deniz ve çokça bulunan mercanları. Farklı renklerde, farklı türlerde binlerce canlıya ev sahipliği yapan ve koruyan mercanlar.

Ne kadar mı çok. Şarm El-Şeyh’e uçaktan indik ve tekneye gidiyoruz. Teknenin bağlanmış olduğu ahşap liman düz bir şekilde değil, zikzak çizilmiş bir mimariye sahip. Bu Mısırlılarda akıl yok diyeceksiniz ama minnet duygusu var. Liman, mercanların bulunduğu bölgede ve o kadar çok mercan var ki limanın zikzakları, mercanlara zarar vermemek üzere dizayn edilmiş.

Evet, bizler Ayvalık’ ta kırmızı mercanları görebilmek için Kerbela’da, Delimehmet’de limitlerimizi zorluyoruz ve zorlamış olduğumuz limitlere rağmen azot sarhoşu olmayanlar bir dakikaya ve daha şanslı olanlar ise artı birkaç dakika daha bu mercanları görebiliyor, keyfine varabiliyor.

Dünya üzerinde sayılı bulunan bu mercanlara Ayvalık bölgesinde bizlerde sahibiz. Bu türde olanları olmasa da kırmızıları da çok güzeller.

Yukarıda bahsettim, onlara o kadar çabuk erişebiliyoruz ki palet vurmasını yeni öğrenen yeni bir balık adamı buralara daldıran rehber balık adamlar var ve bu dalış sonrasında bu mercanlara zarar verebiliyorlar. Umursamaz bir kaptanın atmış olduğu bir çapa bu mercanları ortadan ikiye bölebiliyor.

Nasıl olsa aza sahibiz, olmasa da olur diyebiliyoruz bazen.

Şarm El-Şeyh de bu mercanlar Dalış Rehberleri tarafından korunmakta. Bu mercanlar her yerde, reef lerden uzanıp otel kıyılarına kadar varabiliyorlar. O kadar çoklar ki bir tanesinin eksilmesine bile izin vermiyorlar.

Eğer Woodhouse Reef bölgesinde dalış yapıyorsanız, arkanıza almış olduğunuz güçlü akıntı nedeniyle bunlara çarpmamak için çok ciddi çaba göstermeniz, denge yeleğinizi iyi ayarlamanız gerekmekte. Yoksa ne mi olur, yanlışlıkla ve benim yaşamış olduğum gibi çarparsanız ve vücudunuzun çıplak bir bölgesine değerse zehirlenirsiniz. Ve tekrar sansınız varsa (benim gibi) sadece üç dalış kaçırmış olur ve acımayan ama çok fazla tatlı-tatlı kaşınan bir hastalıkla, kırmızılar içinde geçmesini beklersiniz. Daha kötüsünü şöyleyim mi, denizin ortasında teknede tek başınıza dalışta olan arkadaşlarınızı beklersiniz.

Ben o mercana yanlışlıkla çarptıktan sonra ne mi oldu. Bunu gören Tarek tarafından çok ciddi bir şekilde uyarıldım.

Halbuki ben bu turun parasını vermiştim. Ben müşteriydim. Ben haklıydım. Ben turistim.

Yok, o kural burada geçerli değil miydi? O mercana bugün ben yanlışlıkla çarptım yarın bir başkası bir parçasını kırdı ve dünya güzellikleri yok olmaya başladı.

Buna müsaade etmiyorlar. Ekmeklerine sahip çıkıyorlar. Turun parasını da vermiş olsam, müşteride olsam haklı değildim.

Rehber nasıl olmalı. Lider nasıl olmalı.
Veya bizde olduğu gibi bir-birine karıştırılan, harmanlanan Rehber-Liderler var. Dalışa rehberlik ve liderlik eden, aynı dalışta iki misyonu birden yüklenmiş uzmanlarımız var.

Nasıl mı oluyor. Dalış öncesi dalış hakkında brifing verilmiyor
Nereye dalış yapacağız,
En dip noktamız ne olacak,
Neler görebiliriz,
Hangi problemler ile karşılaşabiliriz.

Dalış sonrası Debriefing mi. Elbette onu da çok güzel yapıyoruz. Dalış problemsiz bitti ise eğer gülen yüzler ve espriler, dalış sırasında eğer yaşandıysa en basitinden bir problem vardır yapacağımız tartışmalar, yükselteceğimiz tansiyonlar.

Evet bu iki misyonu aynı dalış içinde hakkı ile yaptıklarını zannedenlerde var!

Bizde Liderlik ve Rehberlik çoğu dalışta iç-içe geçmiş durumda. Yukarıda özetlemeye çalışmış olduğum bütün bilgiler Rehber tarafından, bölgeyi iyi bilen bir uzman tarafından dalış grubuna ve lidere anlatılır, lider ise olabilecek problemlere karşı önlemini alır. Dalış sırasında Rehber, plan çerçevesinde rotayı gezdirir su altında gördüklerini gösterir, paylaşır. Lider ise gruba adı üstünde liderlik yapar, havan kaç diye sorar, eşin nerede diye sorar, geri kaldın gel, ileri gittin bekle, Rehber’i geçme der… Problem anında problemi çözer, çözemiyorsa Rehbere söyler dalışı sonlandırır.

Bizde her karmaşaya düşen şey gibi bu kavram karmaşasıda bulunmakta. Bizde yeni bir kavram var galiba ve şimdi yazarken uydurduğum, literatürde olmayan Lid-Reh veya Reh-Lid. Bu yukarıda saydığım bütün işlemleri tek başına görevlenen kişiler. Şanslılarsa eğer asistana sahip oluyorlar. Yoksa bütün gruba dalış boyunca hâkim olmak ve gezdirmek ile sorumlu oluyorlar.

Sonramı. Bir dalışta kırılan mercanlarımızı görmeyen nur topu gibi Lid-Reh‘imiz, başka bir dalış sonrasında kız arkadaşına, dalışta bulduğu en nadide taşları toplayan Red-Lid’ lerimiz oluyor. Suda problem olduğu zaman bunu çözecek lider olmadığı için Rehber görevi üstleniyor. Sularımızda az görülen orfozu göstermek yerine dalıcıya okey işaretini gösteriyor, halini hatırını soruyor. İyi tarafı bu. Rehber tarafından çözülemeyen en basit problem bu sefer aynı kişinin liderlik zafiyeti nedeniyle dalış yarısına bile gelmeden bitmiş oluyor be bu sefer nur topu gibi mutsuz dalıcılarımız oluyor.

Bunu okuyacak olan hocalarım, istisna olsa bile tanıdığım iyi rehberler ve liderler bulunmakta ve üzerlerine alınmayacaklarını biliyorum. Onlara selam, huysuzluğa devam…

The Canyon Dahab dalış noktası. Dalış limitleri içindeyiz ama sırtımıza bağlamış olduğumuz hava kaynağı Nitrox ve bu hava kaynağına göre biraz limitin üstündeyiz. Dalış bilgisayarımız alarm durumunda. Siluette görmüş olduğunuz kişi bu safaride dalış eşim olan Korkut. “Hadi gel artık” der gibi bir bakışı var bu resimde. Elindeki akıntı kamçısıydı galiba, fotoğrafa bakınca o dalışı şu şekilde anımsıyorum Bastonlu huysuz bir yaşlı bir adamın söylenmesi gibi. Çok güzel vakitler geçirdik bir hafta boyunca.

Tarek ile yaşamış olduğumuz tartışmadan hemen önceki ve hafızam yanıltmıyorsa eğer sarı Anemon fotoğrafından hemen sonraki dalış anından bu kare. Bir hafta içinde yirmi küsur dalış yapınca anlar karışıyor veya yaşlanıyorum.

Tartışma nedenimiz, başta belirttiğim gibi bu sarı anemon ile fazla vakit geçiremedim. Ve bu yazıda göremiyorsunuz, kamyon olarak nitelendirdiğimiz bir Napolyon balığını zamanın içine hapsedemedim. Beynimin içinde kızıl denizde süzülüşü.

Korkut video çekiyor ben ise fotoğraf. Bizim gibi uğraşı olanları grubun diğer dalıcıları çok fazla sevmezler. Nedeni basit, biraz yavaş kalırız. Ama zaten tüplü dalış dünyanın en yavaş yapılan sporu değil miydi? Çok yer görmektense az ama daha detaylı görmek, o anı doya doya yaşamak daha iyi değil mi.

O tartışmaya kadar Tarek bir türlü grubun hızını ayarlayamadı, Korkut’un video da benim ise fotoğrafta zaman geçirebilmem için yeterli zamanı tanımadı. İsteği, daha fazla yer göstermek, daha fazla canlı ve yer göstermekti. Tartışma öncesi kamyon olarak nitelendirdiğimiz Napolyon balığını gördüğümüz zaman gruptan çok fazla geri kalmıştık, uzaklardan shaker seslerini duymuştuk.

Bir Korkut’a bakıyorum ve Napolyon balığına niyetleniyorum. Korkut bana bakıyor, shaker sesine kulak asıyor. Ben shaker sesine yöneliyorum, Korkut ise Napolyon balığına yöneliyor. Anlayacağınız kızıl denizin ortasında değil kararsızlığın tam ortasındayız.

Ne mi oldu, daha önceki dalışlarda olduğu gibi gruba doğru depar bastık, o depar sonrasında ikimizde gruba rezerve altı hava ile yaklaştık. Grup şaşırmış bir şekilde yedek hava kaynaklarını bize uzattı ve Lider dalışı bitirdi. Su üzerinde kimse ne olduğunu anlamadı ama Korkut’ta bende çok mutlu değildik. Gitti kamyon gibi Napolyon. Nitrox’a verdiğimiz paranın hakkını sonuna kadar verdik tüpün dibindeki pası biraz soluduk.

Öztan hocaya memnuniyetsizliğimizi anlattık ve rehberin değişmesini istedik. Biraz sakinleşince Tarek’e durumu anlattık. Kamyon gibi Napolyon’a tekrar denk gelemedik ama kırmızı anemonu nasıl mı bulduk?
Ertesi gün early morning dalışı. Kahvaltı öncesi, güneş yeni doğmuş. Bütün gruplar brifingde. Yüzümüzü Kızıl denizin suyu ile yıkamaya hazırlanıyoruz.

Rehberler dalış hakkında bilgiler veriyor, grupların sorularını cevaplıyor. Grubun liderleri dalış yapacak olanları kontrol ediyor. Hazırlanmaya başladık ve Tarek bizim dalış lideri ile özel bir konuşma yaptı ve sonra bana geldi, yanında dalış yapmamı istedi, yakın yüzmemi istedi. Beni ne beklediğini bilmiyordum.

Çok mu kızdırmıştım adamı…

Denizin ortasındayız. Tekneden ayrıldık Zodyak ile biraz açıldık ve suya ters atladık. Akıntı yok bu dalışta. Sıfır yüzerlik ile dalmadık. Suyun üzerinde son kontroller. Tarek dalışa geçti hemen arkasından ben. Çok-çok az sonra grup arkamızdan geldi.

Apiko iniyoruz. Limiti aştık ama Dalış sınırlarındayız ama Nitrox limitinin hemen üzerindeyiz. Yavaşladım.

Tarek gidiyor.
Yukarıya baktım, grup hemen, biraz üstümde. Ben ise aradayım. Sonra tekrar Tarek’in yanına gitmek için inişe geçtim.
Zemin görüldü ve az sonra Tarek durdu. Limiti biraz geçtik ama zorlamadık, vardık.
Tarek, kırmızı anemon’ un yanı başında bana tebessüm ediyor.
Zamanı durdurdum.

Tarek, o an için bana, bire-bir rehberlik yapmıştı. Limitlerimize yaklaştığımız zaman ise liderliğini yapmış ve yükselmemiz için beni uyarmıştı. Üzerimizde bulunan gruba geldiğimiz zaman ise beni dalış liderine bırakmış ve gruba rehberlik yapmaya devam etmişti.
Sonraki dalışlarda Napolyon gördüm, kamyon sıfatını hak etmese bile. Tarek olmasaydı ve o tartışma sonrası rehberi değiştirmiş olsaydık o Napolyonları görebilirdik. Ama bu kırmızı anemon içinde bulunan Nemo’yu?

Ben, kayıp balık Nemo’yu buldum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *