Yeşil Giyen Kızın Dansı

By | 16 January 2017

Biz kutsandık…
Kimileri O ’na “yeşil kız”, kimileri “Tanrı ‘nın dansı”…
Eski insanlar ise “Tanrı ‘nın laneti” diyormuş.

Biz ise birbirimize verdiğimiz sözü tuttuk.
O bulutların üzerinde oynarken biz O ‘nun yeşil etekleri altında dansımızı ettik.
ve biz kutsandık… 

31 Aralık 2016 Takvannet / Norveç

28 Aralık 2016 Yorucu yolculuk sonrası Tromso da ilk günümüz. Türkiye ‘den gelmeden önce yaptığımız rezervasyonu kontrol etmek için umutsuz bir şekilde Artic Guide Service nin ofisine gidiyoruz.

Biliyoruz, O yeşil giyen kızı görebilmemiz için bu akşam fazla şansımız yok. Gelmeden önce hava durumlarını kontrol etmiş ve Tromso da bulunacağımız tatil boyunca havanın çok iyi olmayacağını öğrenmiştik. Tarihleri değiştirmek için bütçe planları yapmış ama aşan bütçemiz nedeniyle değişiklik işlemlerini gerçekleştirememiş ve “ya nasip” deyip, yola düşmüştük.

Bu tip bir tatil ile ilgileniyorsanız eğer maliyetinin pahalı değil ama yüksek bütçeli bir tatil planı olduğunu biliyorsunuzdur. Norveç kaliteli bir ülke ve yaşamak ucuz değil.

Tur yetkilisi Simona, Şansımızın olmadığını ama bu akşam tura çıkacağımızı söyledi. Hava durumunu ve gidebileceğimiz yerleri gösterdi. Daha az bulutlu yerler tercih edilecekti ve ofis içinde akşam için yoğun bir çalışmayı görebiliyorduk.  Zaten başka bir şansımız yok. Bunun için gelmiştik. Az olan şansımızı çok yapmak için…

Akşam oldu. Saat 18:20 gibi Tur şirketinin önünde buluştuk ve 18:30 da yola çıktık. Yola çıkmadan önce Simona %17 lik şansımızın olduğunu söyledi ve “are you ready for challenge” diye bütün ışık avcılarına seslendi ve kimseden ses çıkmadı. Sahip olduğumuz şans %17 iken çok iddialı olmamak gerekiyordu galiba. İki dolu otobüs yola çıktık. Yılbaşı öncesi olduğu için Tromso çok kalabalık.

Saat 19:40 gibi ilk yer olan balina gözlemlerinin yapıldığı Kvaløyvågen bölgesine ulaştık. Hiçbir ışık yok. Kutup ışıklarından bahsetmiyorum, adım attığımız yeri bile göremiyoruz. Her yer bulutlu her yer karanlık. Burada 10 dakika kadar bekledik ve burada hiçbir şey göremeyeceğimizi anlayınca tekrar yollara düştük.

Aslında ana hedefimiz Sommarøy bölgesi. Ofisten çıkmadan önce Simona ve diğer yetkili kişiler en güncel verileri Tur rehberlerine aktarmışlardı. Tur rehberimiz Naoyuki

“Saat 21:00 sularında Sommarøy ‘da olacağız ve 30 dakikalık bir açıklık, bulutsuz bir ortam oluşacak” bilgisini bizlere aktarmıştı. Yani bizler bu 30 dakika için yola çıkmıştık. Sadece yol üstünde Kvaløyvågen gözlem alanında Kutup ışıklarının olma ihtimaline karşı ufak bir gözlem yaptık ve beklediğimiz gibi, hiçbir şey göremedik.

Otobüs sakin bir şekilde yol alıyor ve ben müzik dinliyorum, o anı bekliyorum. Yol alırken otobüsümüze karşıdan gelen Arctic Guide Service ‘nin Tur rehberlerine asistanlık eden Işık arayan kişiler veya oların tabiri ile ışık avcıları otobüsümüze selektör yapıyor. Tur rehberimiz Naoyuki otobüsten iniyor ve ışık arayan kişileri ile konuşuyor. Gelen bilgi kötü.  Sommarøy bölgesinde saat 21:00 gibi kısa süreliğine bir bulut açılması olacak ve biz 21:00 den önce olmayı planlarken “Yol’ da Tır devrilmiş ve yol kapalı” haberi bizlere ulaşıyor.

Sommarøy bölgesi haricinde bulutların açık olduğu başka bir yer yok ve oraya yetişmemiz lazım. Geri dönüldü ve alternatif başka bir yol üzerinden Sommarøy bölgesine gidilmek üzere yola devam ettik. Naoyuki zamanında erişemeyeceğimizin ama saat 22:00 – 23:00 arasında kısa bir süre başka bir bulut açıklığının olacağının bilgisini bizlere aktardı. O zaman dilimine yetişmeye çalışacağını ama önceliğimizin güvenlik olduğunu ve riskli bir yolculuk yapmayacağımızı belirtti. Hava şartları. Türkiye ‘ye göre kıyaslama yaptığım zaman benim için fazlasıyla riskli bir yolculuk. Ama kuzey insanı araçlarını paten gibi kullanmayı öğrenmişler. Fiyort kenarında, buz tutmuş bir yolda bu güne kadar yolculuk hiç yapmamıştım. Farklı bir deneyim…

Saat 21:20 gibi Sommarøy ‘a ulaştık. Gökyüzü kapalı. Kvaløyvågen bölgesi kadar olmasa bile önümüzü biraz olsun görebiliyor, koyun karşı tarafında bulunan yaşam bölgesinden ışıkları kendimize referans alabiliyoruz.

Naoyuki şu anda ışıkların olduğunu ve Aurora aktivitesinin olduğunu söyledi. Kafamı yukarıya kaldırdım, karşıya baktım hiçbir şey göremiyorum. Benim gördüğüm bulutlar ama biraz farklı. Bu fark ışıklar mı?  Birçok kişi üç ayaklarını ve kameralarını hazırlıyor ve kameralarının gözlerini yukarıya çeviriyor.

Kız arkadaşım daha önce Kutup Işıklarını gördüğü için ona sordum ve gelen cevap “burada ışık falan yok” ama Naoyuki ışık olduğunu söylemişti ve birçok kişi fotoğraf kameralarını hazırladı ve çekmeye çalışıyordu. Ve ilk ses duyuldu, gördüm.

O sesi duyana kadar çok sakin ve isteksiz olan ben birden üç ayağımı kurdum ve Yaver’in gözünü, gökyüzüne çevirdim.

Teknik terim kullanacağım. Fotoğraf bilgisi olanlar neler söylediğimi anlayacaklardır. ISO 1000, F/2.8 ve 8 saniyelik uzun pozlama sonrasında silikte olsa Yaver ışıkları görmüştü, ben değil.

Şanslı olan Yaver di.

Değerler ile oynadım, Yaverin gözünü başka taraflara kaydırdım, üç ayağı gezdirdim. ISO arttı, saniye arttı. Sonra uzun pozlama süresi biraz daha arttı sonra ISO değeri düştü/arttı. Yaverin değerlerini sürekli değiştiriyordum ve en iyi kareyi yakalamayı hedefliyorum.

Ben hiçbir şey göremiyordum. Kutup Işıklarından bahsetmiyorum. Ben Kameramın tuşlarını bile göremiyordum. Tepe lambamı yanıma almamıştım ve kameranın ayarlarını yapabilmek için telefonumun ışığından yararlanıyordum.

Bugüne kadar öğrenmiş olduğum fotoğraf kompozisyonu, kompozisyon kuralları, 3/1 altın kuralı bunların hiçbir tanesinin bir önemi yoktu bugün. Çünkü, bunları uygulayabilmem için öncelikle benim bir şeyleri görmem gerekiyordu ama vizör ve LCD panelden baktığım zaman gördüğüm sadece siyah bir ortamdı. Simsiyah bir ortam…

Ama Yaver görebiliyordu. Yukarıda belirttiğim ayarlardan sonrasında fotoğraf kameramın bulutların arkasından ışıkları yakalayabiliyordu. Yaver ‘in bir önceki yakaladığı kareye, LCD ekranından bakıyor, o resmi referans alıyor ve üç ayağımın yerini değiştiriyordum, Yaverin değerlerini değiştiriyordum. Kameramın yönünü bir aşağı bir yukarı çeviriyordum. O kadar heyecanlıydım ki okyanusun dövmüş olduğu Fiyort un içine girmişim, bileklerime kadar soğuk suyun içindeyim. Ama üşümüyorum. Bu anı çok beklemiştim, çok hayalini kurmuştum. %17 lik şansımız ile meydan okumuş ve bugün sadece Yaver ışıkları yakalayabilmişti. Yaver benden daha şanslıydı.

Saat 22:00 ‘a kadar burada kaldık. Mutluydum. Onları göremesem bile, O yukarıdaydı ve biz onun altındaydık. Onun yukarıda olduğunu bilmek veya onun altında olduğunu bilmek, güzel duyguydu. Sıcak çikolata ‘larımızı bu bölgede içtik ve sonra geri dönüşe geçtik. Bu gece başka bir aktivitenin olmadığının daha doğrusu bulutlar yüzüne göremeyeceğimizin bilgisi Naoyuki tarafından bizlere aktarıldı. Yol üzerinde ışık görürsek, duracağımızı söyledi.

Ama Göremedik…

Saat 23:30 gibi otelimize geri geldik.

29 Aralık 2016 Hava bugünde berbat. Şansımız yine az ama dün sahip olduğumuz %17 den biraz daha fazla şansımız var. Yolumuz bu sefer Finlandiya sınırı. Yolculuğumuz sırasında gözümüz dışarıda, ışıkları arıyoruz.

Saat 18:20 buluşma ve 18:30 ‘da Tromso ‘dan yola çıktık ve saat 22:00 sularında bilmediğim bir Fiyort kenarında durduk ve ışık aradık. Ama ışık hiç yoktu, sadece Tromso ‘nun güzelliğini izledik. Bu şehir, şehrin dışından bakıldığı zamanda çok güzel…

Yol aldık. Saat 23:00 gibi Finlandiya Sınırına yakın Galggogobba bölgesine geldik. Otobüsten indik, üç ayaklarımızı kurduk ve kameralarımızı ayarladık. Hava çok bulutlu ve hiçbir şey göremedik. Başak dizleri üzerine çökmüş ışıklar için dua ediyor gibiydi. Sonuçta yağmur duasına çıkan bir milletiz.

Kabul olmadı.

Yeşil giyen kız gelmedi.

Sıcak çikolatalarımızı içtik ve geri döndük. Işıkları göremedik. Saat 1:30 gibi otele varmıştık, yorulmuştuk ve dinlenmeye başladık.

İkinci gün, Tatilimizin asıl amacı kutup ışıklarını görmek ve görecek olduğumuz Tromso ‘da ayırdığımız tatil günlerimizin yarısı bitti ve biz yeşil giyen kızı görememiştik.

Özetle, Çok da mutlu değiliz.

30 Aralık 2016 Sabah güne kötü başladık. Dün gece bizler hiçbir ışık göremezken Arctic Guide Service ‘nin diğer Tur Rehberi Diego ışıkları bulmuş. Biz Naoyuki ile çıkmıştık tura, saatlerce soğukta bekledik ve hiçbir şey göremedik.

Simona ile durumu konuşmaya gittik. Diego nerede gördü, Naoyuki ile iletişim kuramadı mı bizler neden göremedik. Simona birçok teknik açıklama ve nedenlerinden bahsetti, dinledik. Tur rehberleri hakkında bizlere bilgi verdi. Söylediği gibi, evet biraz şanstı ve bizde bunu biliyorduk ve biz bulamamıştık.

Her iki rehber, iki farklı otobüs ile aynı zaman diliminde aynı yerden yola çıkıyor. Işık arayan kişiler, ışık avcıları her iki rehbere aynı bilgileri aktarıyor. Tromso’ dan ayrılmadan her ikisi güncel hava durumu ve Aurora bilgilerini alıyor. Her iki rehber için şartlar eşit ama biz göremeyen rehberin peşindeydik. Şans mı?

Simona ya bugün üçüncü günümüz olduğunu belirttik ve bugün görmek istediğimizi söyledik. Simona bugün bizden ücret talep etmedi ve bugün göreceksiniz dedi. Bugün aktivitenin çok yüksek olduğunu ve Finlandiya sınırında (dün ki rota) bulutların olmayacağını söyledi. Bugün umutluyuz, diğer günlerden daha fazla…

Saat 18:20. İki otobüsün önündeyiz. Başak ile hangi otobüse bineceğimizin seçimini yapıyoruz. Gün içinde kıyaslamayı çok yaptık ve bir türlü karar veremedik. Evet biraz şans işiydi. Saat 18:30 ‘de ve biz yine Naoyuki seçmiştik.

Bize bugün ki tur hakkında bilgi veriyor. Saat 22:00 gibi Finlandiya tarafında bulutların açılacağını ve bu bölgede uzun süre temiz bir hava olacağının bilgisini aktarıyor. İki buçuk saat hiç durmadan yol alıyoruz. Bir taraftan cep telefonlarımızda yüklü olan aurora-forecast uygulaması ile anlık bilgileri kontrol ediyoruz, bir taraftan bulunduğumuz yerin hava durumunu ve bir taraftan gps sinyalinin nereden geldiğine bakıyoruz. Biz yola çıktığımızda, Yeşilgiyen kız Amerika’ dançoktan yola çıkmış ve Izlanda taraflarındaydı ve Finlandiya sınırında buluşmak istiyorduk.

Saat 21:30 gibi sınıra yaklaşırken yıldızları görebiliyoruz. Evet, bu akşam ışıkları görebileceğimiz umudu içimizde. Gökyüzünde Yıldızları gördükçe heyecan artıyor. Sınır yolu üzerinde Arctic Guide Service gibi birçok tur şirketinin araçlarını görüyoruz. Tur şirketleri haricinde bireysel olarak gelmiş bir çok fotoğrafçı ve gözlemcide yol kenarlarında, üç ayaklarını ve kameralarını kurmuş hazır bekliyor. Bizler büyük otobüsteyiz, küçük minibüs kullanan tur şirketleri bizleri hızlı bir şekilde geçiyor. Buzlu yolda çok hızlı gidiyorlar, şaşıyoruz. Araç içi konuşmalar “yetişebilecek miyiz” kaygıları.

Naoyuki bu sesleri duyuyor ve cevap veriyor.

“Yetişeceğiz”

Sınıra yaklaşırken yol kenarı Tur şirketleri ve kendi imkanları ile oralara gelmiş birçok kişi tarafından tutulmuş. Uygun bir yer arıyoruz. Naoyuki çok stratejik bir karar verdi. Havanın daha fazla açık olduğu Finlandiya tarafına gitmek. Aracı tam sınırda durdurdu ve pasaportu yanında olmayan veya Finlandiya girişine engel olan kişilerin olup-olmadığını sordu. Bazı kişiler Pasaportunu yanına almamış. Araçtan indi, sınırda duran polislere sordu ve 10 saniye geçmeden izin geldi.

ve Finlandiya ‘dayız.

Işıklar için Finlandiya ya gidiyoruz. Kısa bir süre sonra 26 Km içeride bir yerdeydik. İçeriye her girdiğimiz km’ de soğuğu biraz daha hissediyoruz. Sibirya soğukları bu olsa gerek. Haberlerde duyduğumuz Sibirya ‘dan gelen soğuk hava etkisi falan değil bu. Hissedileni hatırlamıyorum ama hava -8 derece ve Sibirya soğu ve rüzgar. İki gündür içtiğim o lanet sıcak çikolatayı bu kadar arayacağımı düşünemezdim.

Ve gördük.

Tam üstümüzdeydi. Tam üzerimizde dans ediyordu. Her ikimizde uzun yoldan gelmiştik ve onun ile Finlandiya da buluşmuştuk. Bulunmuş olduğumuz alan çok geniş bir ova, düz bir arazi olduğu için direk yukarıya bakıyoruz.

Üç ayağımı 90 derece moduna getirdim, ürün fotoğrafı çekmek için kullanılan özellik ile Yaverin gözü gökyüzüne çevirebiliyordu. Yıldızların arasında Yeşil Giyen kızı görebiliyor ve resmini çekebiliyordum.

Buradan Naoyuki nin çektiği fotoğrafları görebilirsiniz. Mutluyduk ve sıcak çikolatalarımızı ışıkların altında içtik ve geri dönüşe geçtik. 1:30 gibi otele vardık.

31 Aralık 2016 Mutluyduk dedim ve her güzel şey gibi mutluluğumuz uyanınca bitti…

Arctic Guide Service nin Facebook sayfası üzerinde aynı akşam Diego ‘nun çektiği fotoğrafları gördük ve sizlerde buradan görebilirsiniz.

Aynı gün iki farklı yerde iki farklı rehberin yakalamış olduğu ışıkları görebiliyorsunuz.

Dün akşam, Naoyuki, stratejik bir karar aldı ve havanın daha açık olduğu ama Aurora aktivitesinin daha az olduğu yere, Finlandiya sınırından içeriye girdi. Silik de olsa üstümüzde de olsa Aurora gördük ve mutlu olduk.

Aynı saatlerde, Diego, sınırı geçmemiş ve havanın biraz daha kapalı olduğu ama Aurora aktivitesinin daha fazla olduğu yerde kalmıştı. Daha fazla ileriye gitmemişti.

Aynı gün, iki farklı rehberin gittikleri yerlerin resimlerini paylaştım. Naoyuki bana mutsuzluğun resmini yakalamıştı…

Tekrar hatırlatıyorum. Her iki rehber aynı saatte aynı yerden yola çıkıyor, aynı ışık avcıları her iki rehbere aynı bilgileri aktarıyor ama bir tanesi iki akşam, üst-üste daha başarılı oluyor… Bir taraftan kızıyorum ama bu gibi durumları dalış hayatımdan biliyorum.

Bundan 3 sene önce sharm el sheikh dalışlarında ilk 3 gün biz her dalışta Köpekbalığı görürken bizden beş-on dakika sonra gelen grubun köpekbalıklarını görmemesini hatırlıyorum, ve evet şans diyorum.

ama biz yarın yokuz.

Tromso da son günümüz ve bu gece görmeliyiz. Bu gece yeni bir yıla gireceğiz ve bende yeni yaşıma…

Kız arkadaşımla, yeni yılda yeni yaşıma O kızın yeşil etekleri altında dans ederek girmek istiyoruz.

Bu dansı çok istedik. Bu dansı çok önceden, planladık. Sadece ilk rotamız Fairbanks, Alaska ‘ydı, rota değişti.

Biraz geçmişe gidelim. Neden çok istediğimizi sizler ile paylaşayım. Amerika Vize görüşmem 18 Temmuz 2016 tarihindeydi ve 10 saniye gibi kısa süren bir görüşme ve olumsuz cevap. Nedenlerini yazmıyorum, o tarihte neler olduğunuz zaten hatırlarsınız.

Benim, çok-çok uzun zaman önce yaptığım planlar vardı. California vadisini gezecektim, British Kolombiya ya gidecektim. Planlarımda – hayallerime eklediğim yeni rota Fairbanks ‘dı ve burada kız arkadaşımla buluşacaktık. Olmadı, adı üstünde zaten Hayaldi ve orada kaldı. Gelecek günlerime eklendi.

Rotayı Norveç ‘e çevirmemizdeki neden ise Başak’ ın daha önce bu bölgeye üç kez gelmesi ve o yeşil giyen kızı görmesiydi.

2016’nın son düzlüğü, ikimiz için çok kötü geçmişti. Etkileri bitmemiş, devam etmekteydi. Ne kadar sürer bilmiyorum ama hala özlüyoruz… Eskisi gibi olamayacağımızı biliyoruz ve hayata bir eksik devam etmeye çalışıyoruz. Morale ihtiyacımız var, bize moral verecek bir şeyler gerekli.

O yeşil giyen kız veya Yeşil kız gibi.

veya Tanrı ‘ların dansı veya laneti gibi.

Veya bir bilim adamı açıklaması ile güneşin patlamaları gibi.

Kısada olsa bizi mutlu edecek bir şey… Onu istiyoruz…

Ama görememiştik. Söyledim ya, Son günümüzdü Tromso da. Ve ona ihtiyacımız gerçekten vardı. Çok istiyorduk. Gün boyu Diego ve Naoyuki kıyaslamasını çok yaptık. Diego bir adım öndeydi. Monty Hall paradoksunu bile tartıştık, Bahadır’ ın kulaklarını çınlattık aramızda.

Paradokstaki gibi “değiştirmek, şansı arttırır mıydı”.

Diego ile konuştuk. İki gündür ne oluyordu, Naoyuki nin bulamadığı ışıkları kendisi nasıl bulabiliyordu. Diego, neyi doğru yapıyordu Naoyuki neyi yanlış yapıyordu.

Naoyuki ye zarar verecek hiçbir şey söylemedi. Simona gibi şans dedi. İkisi aynı zamanda aynı yerden yola çıkıyor, biri daha şanslı oluyor biz ise şansız olanın peşine takılıyorduk.

O akşam Diego’ yu seçtik. Otobüste hemen yanına oturduk. Diego Tur hakkında bilgiler aktardı aynı Naoyuki’ nin yaptığı gibi. Ama biraz daha az konuştu! Daha sonra Arctic Guide nin kendisine verdiği lokasyona doğru yol aldı.

İlk losyondayız. Işıklar var. Otobüsten görebiliyoruz. Naoyuki de aynı yerde.

Bu bölgede Diego 10 Dakika duracağımızı söyledi. 10 Dakika durduk ve yol aldık. Naoyuki de aynı yerde. 3 gündür göremediğimiz ışıkları görebilmiştik ve ışıklar dans etmeye devam ederken biz onları bırakmış başka bir yere gidiyorduk.

20 Dakika sonra başka bir yerdeyiz. Burada da ışıklar var. 10 dakika kadarda burada durduk ve tekrar yol aldık.

Işıklar üzerimizde dans ediyordu ve bizler otobüs ile daha iyi görebileceğimiz yere doğru yol alıyorduk. Otobüsün içinden yeşil giyen kızın dansını izliyorduk.Şaşkınım.
Heyecanlıyım.
Mutluyum.

Üç gündür göremediğimiz, uzun zamandır hayalini kurduğumuz Yeşil Giyen kızı görebiliyorduk. Dansını seyredebiliyorduk. Üstelik otobüsün içinde. Ve yol alıyorduk daha iyisi için. Bizi neler bekliyor tahmin bile edemiyordum.

20 dakika kadar daha yol aldık ve Takvannet bölgesine ulaştık. O gün Naoyuki nin çektiği fotoğraflara buradan Diego nun çektiği fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz. Resimlere bakın ve Monty Hall paradoksunu tartışın.

Değiştirmek, şansı arttırır mı, bizim için arttırmıştı.

Tur Rehberi Nasıl Olmalı başlıklı günlüğümde deneyimlerimi, o akşam Diego ile neler konuştuğumuzu okuyabilirsiniz.

Takvannet bölgesine ulaştığımızda hava biraz bulutlu. Daha önce geçtiğimiz ve 10 ar dakika mola verdiğimiz iki yerden daha az ışık var. Biraz endişeliyiz.

Diego Saat 22:00 ‘i beklememizi ve kameralarımızı hazırlamamızı istedi. ve bulutlar aralandı, gösteri başladı.

Sahne, yeşil giyen kızındı.  Bizlerse en ön sırada ona alkış tutmak için yerimizi aldık.

Biz kutsandık…
Kimileri O ’na “yeşil kız”, kimileri “Tanrı ‘nın dansı”…
Eski insanlar ise “Tanrı ‘nın laneti” diyormuş.

Biz ise birbirimize verdiğimiz sözü tuttuk.
O bulutların üzerinde oynarken biz O ‘nun yeşil etekleri altında dansımızı ettik.
ve biz kutsandık… 

Başak bir taraftan, ben bir taraftan fotoğraflar çekiyorduk. Daha iyisi için yaverin değerlerini değiştiriyor, bugüne kadar öğrendiğim fotoğraf kompozisyonu, kompozisyon kurallarını, 3/1 altın kuralı gibi kuralları uygulayabiliyor, Yaverin vizörün den ve LCD ekranından baktığım zaman yeşil giyen kızın eteklerini görebiliyordum.

Takvannet bölgesi bir ova gibi. Çok geniş bir alan. Bir ağaç buldum, ışıkları onun arkasına aldım. Fotoğraflarını çektim ve izledim.

Bir karavan buldum, bir minibüs buldum, kadraja oturtmaya çalıştım resimler çektim.

İlerleyen zamanda ova içinde bir Suomi çadırı buldum ve kompozisyonumu buna göre kurguladım. Soumi çadırı karların içindeydi ve neredeyse belime kadar yükselen karın içinde yürüyor, yer-yer sürünüyordum. Başak ‘ı hemen peşimden gelmesini söyledim. Gruptan ayrılmıştık. Bizim ile birlikte bir tane Japon kız fotoğrafçıda bize takıldı. Aynı, benzer kompozisyonu paylaştık. Resimlerini merak ediyorum ama kim.

Ben ISO değerlerinde biraz cimri devranmış ve daha önce kullanmadığım Olympus High Resolution Mod kullanmak gibi bir radikal karar almıştım. Heyecanıma verin…

Ama çok kötü olmadı galiba. Başak’ın benzettiği bir yağlı boya çalışması olmuş şanki.

Bir ara fotoğraf çekmeyi bıraktım, sigara yaktım, anı yaşadım.

Gece ilerledi,
müzik bitt.
Yeşil giyen kız semadan bizleri son kez selamladı,
bulutların arkasına saklanıp yavaşça ayrıldı.

Diego bizlere seslendi. O an fark ettim, eldivenlerimi elimden çıkartmışım, her yerim donmuş durumda. Ve belime kadar boşuna yürümüşüm. Suomi çadırına giden daha kolay bir yol var ve o heyecan ile o kolay yolu görememiştim. Çoğu kez heyecanıma yenik düşebiliyorum. Otobüse giderken kolay yolu kullandık.

O yeşil giyen kız, Mısır ‘da gördüğüm İspanyol dansözünden daha iyi figürlere sahipti. Bu yazıyı yazarken Artic Guide Service nin sayfasını tekrar-tekrar kontrol ettim, Tromso dan ayrıldığımız gün ve bu günlerde Yeşil giyen kız sahneye çıkmış ve inmek bilmiyor

Şımarmış gibi.

Anladım ki, Yeşil giyen kız O ‘nun yeşil gözleri karşısında, eteklerini sallamaya utanmış…

Dört ay sonra gelen düzenleme, bir fotoğraf. Öğrendiğim zaman bizde oluşan bu tebessümü, web günlüğü içinde paylaşmak istedim.

Yıl başı gecesi, Yeşil giyen kız semaya geldiği zaman ben sözleşmiş olduğumuz gibi dansımızı yapmak için Başak’ı ova ya çağırmıştım ve bizim için artık normalleşen müziksiz dansımızı yaptık. Hal bu ki ben sadece dans etmek istedim, bir erkek düşüncesi ile sadece istediğimi yaptım, çok fazla anlam yüklemedim. O ise benden çok küçücük bir şey beklemiş (:

Şimdi yukarıdaki fotoğrafı görüyorum. O benim, onun önünde diz çökmemi beklemiyordu belki…

Ama ben yeşil giyen kızın önünde diz çökmüşüm.

PS/ Geçen bu dört aylık süre içinde ben bir evet duydum sadece çok klişe olacağını düşündüğüm teklifi orada, yeşil giyen kızın altında yapmak istememiştim. Aklıma gelmedi değil, başka bir şekilde başka bir çabam vardı zaten, yakınlarımızın bildiği (:
 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *